Duruoğlu: Sanık değil, terör mağduruyum
Devrimci Karargah sanığı Duruoğlu: Sanık değil, terör mağduruyum
Bostancı’da bir teröristin ölü ele geçirildiği, bir emniyet amirinin şehit olduğu ve bir vatandaşın da hayatını kaybettiği, 8’si polis 10 kişinin yaralandığı operasyon sonrası terör örgütü ‘Devrimci Karargah’ üyesi oldukları iddiasıyla 16’sı tutuklu 17 sanık ilk kez hakim karşısına çıktı. Savunmasını yapan Vatan Gazetesi’nin internet sitesi yayın yönetmeni Aylin Duruoğlu, kendini sanık olarak değil terör mağduru olarak gördüğünü söyledi.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya Vatan Gazetesi’nin internet sitesi yayın yönetmeni Aylin Duruoğlu’nun da aralarında bulunduğu 16 tutuklu sanık ile bir tutuksuz sanık katıldı. Sanıkların kimlik tespitlerinin ardından savunmalara geçildi. Sanıklar Fatih Aydın, Cemal Bozkurt ve Özgür Dinçer, dosyaya tam vakıf olamadıklarını için savunma yapmayacaklarını belirtti.
Sanıklardan İbrahim Şimşek, kurye olduğunu ve suçlamaları kabul etmediğini söyledi. AK Parti İstanbul İl Başkanlığı’nda meydana gelen patlamada kullanılan bombayı kendisinin götürdüğünü anlatan Şimşek, “Ben kurye olduğum için içinde kitap olduğunu bildiğim paketi götürdüm. İçinde bomba olduğunu bilmiyordum.” diyerek kendini savundu.
Şimşek, paketi kendisine Cemal Bozkurt’un verdiğini söyledi. Sanıklardan Mehmet Yeşiltepe, Bostancı’daki çatışmada öldürülen terörist Orhan Yılmazkaya’nın okul arkadaşı olduğunu belirterek, “Orhan Yılmazkaya ile politik hiçbir görüşme yapmadım. Devrimci Karargah örgütünün ne olduğunu ve kimlerin kurduğunu zerre kadar bilmiyorum.” dedi.
Vatan Gazetesi İnternet Sitesi Yayın Yönetmeni Aylin Duruoğlu, yazılı savunma hazırladığını söyledi. Duruoğlu, “Ben neden buradayım. 10 aydır tutukluyum ve 10 aydır bu soruya mantıklı bir cevap bulmak için aklımın sınırlarını zorluyorum. Sokakta serbest dolaşan bir kişinin terörist olduğunu bilmemek. Suçum bu.” diye konuştu.
Bostancı’da öldürülen terörist Orhan Yılmazkaya’nın üniversiteden arkadaşı olduğunu ifade eden Duruoğlu, Yılmazkaya’nın kendisini 2009 yılında aradığını ve çalıştığı gazeteye gelmek istediğini söylediğini kaydetti. Gazetenin hemen yanındaki alışveriş merkezinde öğle yemeğinde yaklaşık yarım saat görüştüklerini ifade eden Duruoğlu, “İddianamede, Yılmazkaya’nın alışveriş merkezine girerken sağa sola baktığı yazıyor. Benim de işe giriş çıkış saatlerim iddianameye konulmuş.
Bu görüşme örgütsel ilişki olarak değerlendirilmiş. Ben her gün sabah 9′da gelir, 13.00-13,30 arası yemeğe giderim. Akşam 19.00′da da evime gidiyorum. Yüce heyetinize sormak istiyorum. Hukuk fakültesinden tanıştığınız bir arkadaşınız Beşiktaş’a geliyor. Beşiktaş’ta bir lokantada yemek yiyorsunuz. Onun oraya nasıl geldiğini bilebilir misiniz? Hayır. Ya da o bir suç işlediğinde bu sizi bağlar mı? Hayır, ama beni bağladı. O bir suç işlemiş, ben 10 aydır tutukluyum.” diye konuştu.
Yılmazkaya ile okuldan sonra 15-20 sene görüşmediğini savunan Duruoğlu, “Hamam diye bir kitap yazmış. Benim gazeteci olmam sebebiyle bu konuda haber yapmam için geldi. Gazetecisiniz, benimle aynı konumda olan bir kişinin birçok arkadaşı ve tanıdığı olması ve onların beni araması doğal bir şey. Kaldı ki, bu şahsiyet birçok gazeteciyle görüşmüş.
Bunlardan biri de 5N 1K programını yapan Cüneyt Özdemir. Bu şahısla bir televizyon programı yaptı. Herhalde bugün Cüneyt Özdemir, tedirgin olmuştur. Başıma gelenlerle ilgili dehşete düşüyor ve yerimde olmadığı için kendini şanslı hissediyordur, şükrediyordur.” dedi.
Duruoğlu savunmasına şöyle devam etti: “İddianamede, Doğu Perinçek’in benim tahliye edilmemle ilgili kampanya yapılmasını söylediğine dair bölümler var. Hayatımda bu kişiyi ne gördüm ne de konuştum. Tutuklandıktan sonra böyle bir kampanyadan haberim bile yok.
Ergenekon’da adı geçen bazı isimlerle dolaylı olarak telefon irtibatım olduğu söyleniyor. Yani benim bir tanıdığım Ergenekon sanıklarını aramış. Bakıyorum bu tanıdıklarıma. Arabamı bıraktığım servis, kitap aldığım mağaza, genel yayın yönetmenim ve patronum. Bu suçlamanın neyini savunayım. Olsa olsa karikatür konusu olur. Bunlar eğer delilse bırakın gazetecileri Türkiye’de hapse girmedik insan kalmaz.”
Paralarla çekilmiş fotoğraflarının espri amaçlı olduğunu belirten Duruoğlu, “Cep telefonumdaki resimleri bir arkadaşım espri mahiyetinde çekmişti. Bu bir gazetede haber olunca, bu arkadaşım kendi isteğiyle TEM Şube’ye gidip ifade verdi. Paranın mahiyetini açıkladı. Ancak ne poliste ne savcılıkta ne de hakimlikte bu bana sorulmadı. Sorulsa kendimi savunup belki de tutuklanmayacaktım. Bunun takdirini yüce mahkemenize bırakıyorum.” şeklinde konuştu.
Duruoğlu savunmasını şöyle tamamladı: “Ben hayatım boyunca silahtan ve terörden nefret etmiş, kanunlara saygılı bir insanım. Teröre karşı birçok haber yaptım. Başarılı bir kariyerim, sosyal bir çevrem, Türkiye’nin şartlarının üstünde bir gelirim var.
Son 7 yıldır aynı işyerindeyim. Hayatımın her anı yasal ve gözler önünde. Burada terör sanığı olarak bulunmak benim için değil, hukuk sistemi için talihsizliktir. Zaten kendimi sanık olarak değil, terör belasının kurbanlarından biri olarak görüyorum. Bu durum çok ağırıma gidiyor.
Bilgisayar kayıtlarım incelendi, hepsi temiz çıktı. Teknik takipteki tüm hayatım dikkate alındığında bırakın gözaltına alınmayı görüştüğüm kişinin terörist olduğuna dair beni uyarmalarını ve bundan korumalarını beklerdim. Ama tersi oldu. Vatandaşlık hakkım ihlal edildi. Benliğim, kariyerim yok edildi. Hem de koca bir hiç yüzünden. Emniyette polisler ‘üzülmeyin Aylin Hanım bırakılırsınız, böyle vakalarda kurunun yanında yaş da yanar’ dediler. Bu yaş tam 10 aydır yanıyor. Hukuk bu yangını söndürsün.”
Duruşma sanıkların savunmaları ile devam ediyor.
En çok okunan haberlerden bazıları..
Haber Arşivi: Aylin Duruoğlu, Devrimci Karargah Örgütü, Vatan Gazetesi
"İstanbul Arçelik Bayileri"
You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.
Leave a Reply