TV Dizi Kurtlar Vadisi Pusu İzle 2009 2010 Haber A'dan Z'ye Güncel Haberler | Türkiye Haberleri | Teknoloji Haberleri | Sağlık Haberleri | Son Haberler | Güncel Haberleri Oku


           

Fenerbahçe - Diyarbakırspor

Maçı Özeti ve Gollerini İzle



Marka Tescil Yeni Yıl Kampanyası
Başvuru Harcı:125 TL + Hizmet:200 TL + (1 Yıl Sonra Net Belge Harcı 480TL) "FARK MARK YOK"


Beşiktaş, Matteo Ferrari ve Tomas Sivok



Matteo Ferrari ve Tomas Sivok : Birbirimizi tamamlıyoruz

Beşiktaş’ın stoperleri Matteo Ferrari ve Tomas Sivok birbirlerini çok iyi tamamladıklarını söyledi. Beşiktaş Dergisine konuk olan ikili, Beşiktaş’ın içinde bulunduğu durumdan kısa sürede kurtulacağını ve sezon sonunda mutlu sona ulaşacaklarını iddia ettiler.

Beşiktaş dergisinde yayınlanan röportajın ayrıntısı ise şöyle;

- Defans bölgesinde olmazsa olmaz unsurun en gerideki iki adamın uyumu olduğu bir gerçek. Bu sebeple bu bölgeye yapılan yeni bir transfer olduğunda birbiriyle ilk defa oynayacak taraflar nasıl hisler içinde oluyor?

Sivok: Elbette stoper mevkiine yeni bir oyuncu geldiğinde bu her iki açıdan, hem oyuncu açısından hem takım açısından hiç de kolay olmayan bir durum. Bir kere gelen oyuncuyu hem antrenörün hem yönetimin bağrına basması lazım ki adaptasyon süreci hızlansın. Öbür türlü gerçekten çok sıkıntı yaşanabiliyor. Bunu oynadığım takımlardan gayet iyi biliyorum. Hali hazırda oynayan oyuncu için, yeni gelen oyuncunun transfer edilme şekline göre beklentileri oluşuyor. Gelen oyuncu çok kaliteli olabilir ama iki oyuncunun kimyası uyuşmayabilir. Bu iki oyuncu hız olarak, oyun karakteri açısından birbirini tamamlamayabilir. Bunlar her zaman her yerde yaşanabilecek şeyler. Ama her türlü olumlu ya da olumsuz beklenti beraber oynayarak kırılabilir ve oyuncular birbirini böyle tanıyabilir. Bizim durumumuza gelince; zaten iki oyuncu da birbirinin kaliteli olduğunu biliyordu. Oynaya oynaya da birbirimize uyum sağladığımızı düşünüyorum.

Ferrari: Sivok’la çok fazla uyum sorunu yaşamadım. Çünkü onun hem çok fazla enternasyonal tecrübesi var hem de İtalya’da da oynamıştı. Saha içinde de kendisiyle aynı dili konuşuyoruz. İlk geldiğim andan itibaren antrenmanlarda da beraber oynadık ve gerek saha içinde gerekse saha dışında devamlı bunları konuştuk. Üzerine maçları da beraber oynayınca herhangi bir sıkıntı yaşamadık.

- Bu uyumu yakalamak adına nereden başladınız?

Sivok: Öncelikle tabii ki kalite… Ondan sonra çok önemli olan bir şey; oyuncuların psikolojisi, oyun stili. İki oyuncu da iri yarı ve güçlü fiziğe sahip oyuncular olursa birbirinin açıklarını kapayamazlar. İkisi de hızlı olursa bu sefer fizik mücadelede zayıf kalabilirler. Bizim bu şekilde de bir uyumumuz olduğunu düşünüyorum. Bunun yanı sıra ikimiz de Avrupa kariyeri olan futbolcularız. Bir şekilde ortak dil konuşabiliyoruz. Ben İtalya’da oynadım, Matteo zaten İtalyan… Dolayısıyla uyumumuz bu şekilde çeşitli unsurların bir araya gelmesiyle gayet kolaylaştı.

- Biraz daha detaya inersek, birbirinizin hangi açıklarını kapatıyorsunuz?

Sivok: Biraz önce söylediğim tam da buydu. Birinin eksik olduğu yönü öbürü tamamlar. Birinin yavaş olduğu yerde öbürü hızlı olur gibi… Bizde kimin nerede iyi kimin nerede kötü olduğunu burada söyleyemem çünkü rakiplerimize açık vermiş oluruz (gülüyor). Ama antrenmanlarda, antrenman sonralarında kendi aramızda konuşuyoruz, kimi zaman hiç konuşmadan anlaşabiliyoruz bazı konularda. Kimin nerede, neyi idare edeceğini aramızda hissediyoruz.

Ferrari: Çok fazla beraber oynadıktan sonra yanınızdaki takım arkadaşınızın nerede hata yapabileceğini, nerelerde iyi şeyler yaptığını bildiğiniz için hazırlıklı olabiliyorsunuz. “Bu olabilir” diyerek yerinizi değiştiriyorsunuz ya da o benim hata yapabileceğimi düşünerek oraya geliyor. Her seferinde birbirimizi tamamlıyoruz. Şimdiye kadar birlikte çok fazla maç yaptığımız ve idmanlarda da beraber olduğumuz için birbirimizi artık çok iyi tanıyoruz. İkimizin de nerede neler yapabileceğini, hatalarımızı nasıl kapatabileceğimizi çok iyi biliyoruz.

- Artık her durumda birbirinizin ne yapacağını bilen oyuncular olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Ferrari: Ben artık top ona geldiği zaman Sivok’un ne yapabileceğini, oyun biçimini ve nasıl oynayacağını biliyorum.

Sivok: Kesinlikle… Sezon başında hem beraber oynayarak hem de aramızda sürekli konuşarak bunu edindik. Nerede daha önde olması gerektiğini, kimin kimin kademesine girmesi gerektiğini… İkimiz de İtalya’da oynayıp aynı dili konuştuğumuz ve ortak temeli aldığımız için birbirimizi biliyoruz. Bunun yanında elbette ki ideal, yüzde yüz mükemmel olduğunu söyleyemem ama bence hiç de fena olmayan bir şekilde birbirimizi tamamlıyoruz. Onun olmayacağını bildiğim yerde ben varım, benim olmayacağımı bildiği yerde o var.

- İlk yarının en az gol yiyen takımı olmamızda büyük emeğiniz var. Defans bölgesinde neler doğru yapıldı da bu başarı yakalandı?

Sivok: Bazı maçlar vardır, son derece iyi oynarsınız defans olarak ama rakip üç defa gelir, üç şutları da gol olur. Elbette futbolda böyle şeyler olabilir ama özellikle sezon başından bu yana takımımızın orta bloğunun çok güçlü olduğunu düşünüyorum. Rakipler orta sahanın ortasından geldiklerinde iki çok güçlü, savunmaya yönelik orta saha oyuncumuz var; Fabian ve Fink. Sahayı çok güzel kapatıp rakibin oyun kurmasını bu şekilde engelleyebiliyoruz. Tabii ki bütün takım olarak iyi bir oyun kurgumuz var ve iyi savunma yapıyoruz. Ancak orta bloğumuzun, yani ön libero ve stoperlerimizin çok güçlü olduğunu düşünüyorum. Tabii kalecilerimizi de unutmamamız lazım. Birkaç maçımızı onların sayesinde kazandık.

Ferrari: Evet, az gol yememizi sadece defans hattıyla açıklamak doğru olmaz. Tamam ben ve Sivok iyi oynamış olabiliriz ama biz bunu takım olarak çok iyi yaptık. Az gol yememizde, ortak bir oyun anlayışı içinde olmanın; gerek orta saha gerek forvet oyuncuları gerekse de kalecilerin, herkesin çok büyük rolü var. Defans oyuncuları olarak bazı şeyleri doğru yaptık ama bunun sadece defansın başarısı olarak görülmesini doğru bulmuyorum.

- Birbirinizin en beğendiğiniz özelliği nedir?

Sivok: Kesinlikle taktik disiplini.…

Ferrari: Sivok çok dikkatli bir oyuncu. Nerede durması gerektiğini iyi biliyor. Arkadaşlarıyla iyi bir iletişimi var ve o saha içinde sahanın kontrolünü çok çok iyi yapıyor. Bunu yaptığı için de takım başarılı oluyor. Benim için normal bir stoperle çok iyi bir stoperin farkı, zaten onun dikkatli olmasıdır. Sivok da bunu çok iyi yapıyor. Bir defans oyuncusunun hem orta saha oyuncusundan hem de forvetten çok daha dikkatli olması lazım. Çünkü dikkatli olmazsa gol yersiniz. Sivok’un bu yönünü çok seviyorum. Takıma ve karşıdaki oyuncuya çok iyi konsantre oluyor. Onu çok başarılı buluyorum.

- Birbirinizin futboluna neler kattığınızı düşünüyorsunuz?

Sivok: Elbette iki oyuncu bir arada oynadıklarında birbirlerinden çok şey alırlar. Ferrari de Serie A’nın büyük takımlarında oynamış ve benden 3-4 yaş büyük bir oyuncu. Örneğin mücadeleye girme şeklini takdir ediyorum. Ama şöyle de bir farkımız var; o benden 15 kilo daha ağır. Mücadelelere ben daha farklı girmek zorundayım (gülüyor). Tabii ki taktik olarak da ondan çok şey öğreniyorum. Diğer aldığım şeyleri de ilerleyen zamanlarda göreceğim. Futbolumun geliştiğini sürekli bana söylüyorlar ama net olarak kendimi takip edemediğim için şu anda bunları söyleyemem.

Ferrari: Dediğim gibi bir defans oyuncusu için en önemli şey konsantrasyon, takıma ve maça verdiği dikkat. Sivok bu konuda bana çok yardımcı oluyor. Zaman geliyor belki ben tam konsantre olamıyorum, anlık konsantrasyon kaybım olabiliyor, o an Sivok beni çağırıyor ve benimle konuşarak tekrar oyuna dönmemi, konsantre olmamı sağlıyor. Bu çok önemli bir şey.

- Teknik Direktörümüz Mustafa Denizli’nin sizin bu başarılı oyununuza katkıları neler?

Sivok: İki senedir takımın ne kadar az gol yediğini ve ne kadar iyi savunma yaptığını zaten istatistik olarak görüyoruz. Beşiktaş’ın takım savunmasının geliştiğini söyleyebiliriz. Bizden önceki dönemde savunmada açıklar olduğu söylenirken, şu anda gayet iyi savunma yapan bir takım olarak anılıyoruz. Bu da hocamızın katkısıdır.

Ferrari: Biz zaten maçta yapacaklarımızı, kimin nerede, nasıl durması, neler yapılması gerektiğini antrenmanlarda çok fazla bir şekilde çalışıyoruz. Ama bunlardan en önemlisi, hocamızın bize verdiği mantalitedir. Bir takım gol yediği zaman sadece defans oyuncuları gol yemez. Takımın yaptığı hatadan ya da takımın bir eksikliğinden dolayı gol yenir. Hep beraber gol atılır, hep beraber gol yenir. Hocamız pratikten daha çok defansı kafamıza yerleştiriyor. Takım halinde defans yapmamız konusunda, her kişinin neler yapması gerektiğini tek tek anlattığı için Mustafa Denizli’nin çok büyük katkısı var.

- Sizce bir defans oyuncusunda olması gereken en önemli özellik nedir?

Sivok: Yine diyorum ki; kalite. Onsuz olmaz. Bunun yanında kişilik çok önemli. Bu mevkiide herkesin en arkasındasınız ve herkese, sahaya hakim olmanız gerek. Bunu biraz da kişiliğinizle yapıyorsunuz. Bunun dışında elbette hava hakimiyeti son derece önemli. Günümüz futbolunda çok aranan bir özellik olarak; iyi pas yapabilmek, oyun kurabilmek. Çünkü artık hücum en arkadan başlıyor, savunmanın en önden başlaması gibi. Aynı zamanda da stoperlerin hızlı da olması gerekiyor. Eskiden libero diye bir mevkii varken, arkada bir süpürücü hataları kapatırken artık dörtlü hat halinde oynanıyor. Bu sebeple birçok özelliği bir arada bulundurmak zorundasınız. Ve en önemlilerinden biri de; kalp… Kalpten oynamazsanız başarılı olamazsınız.

Ferrari: Ben de konsantrasyon, dikkatli olmak diyorum. Size şöyle bir örnek vereyim; bir forvet oyuncusu 90 dakika boyunca oyunun içinde hiç olmayabilir, verim veremeyebilir ama bir anlık hatayla 91. dakikada golü atabilir. Ertesi gün tüm gazetelerde kendisinden kahraman diye bahsedilir. Halbuki oyunda hiç yoktur. Ama bir defans oyuncusu 90 dakika çok dikkatlidir, çok iyi oynar ama bir gözünü kapatıp açtığında gol yenildiği zaman ertesi gün onun hakkında da çok kötü konuşulur. Defansın böyle bir özelliği var. Bir tane bile hata yapmanıza yer yok. Elbette teknik anlamda da iyi bir oyuncu olması önemli stoperin ama konsantrasyon her şeyden daha önemli.

- Defans oyuncuları olarak Türk forvetleri hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Sivok: Türkiye’de takımlar sekiz yabancı oynatabiliyorlar ve genelde göze hoş gelen futbol istendiği için hücum oyuncusu olarak yabancılar alınıyor. Üstelik çok da başarılı, teknik kapasiteleri gerçekten yüksek olan Türk forvetleri de var. Burada onlara karşı oynamak çok da kolay değil. Üstüne üstlük Türk takımları taktik olarak savunma yapmayı çok sevmedikleri için stoperler, bu kaliteli hücum oyuncularıyla çok sık birebir kalıyorlar. Bu da işimizi zorlaştırıyor.

Ferrari: Baktığınız zaman hem teknik açıdan çok iyi futbolcular var hem de fiziki açıdan. Özellikle fiziki açıdan söyleyebilirim. Hem fiziki olarak güçlüler hem hızlılar. Tabii ki bu oyuncularla mücadele edebilmek için sizin de aynı şekilde hızlı ve fiziki açıdan yeterli olmanız lazım.

Ben on sene İtalya Serie A’da oynadığım için zaten bunun tecrübesine sahip olduğumu düşünüyorum. Bir forvet oyuncusu karşıdan bana doğru geldiği zaman onun neler yapabileceğini tahmin ediyorum. Bunun haricinde teknik olarak çok iyi oyuncular var. Onlarla oynamak da benim için çok büyük bir avantaj. Çünkü bu mücadele benim seviyemi de yükseltiyor, daha iyi oynayabiliyor ve daha iyi konsantre olabiliyorum.

- Şimdiye kadar karşı karşıya oynadığınız için en çok heyecanlandığınız golcü kim oldu?

Sivok: Bir tanesi zaten yakın arkadaşım, Milan Baros. Diğeri de, karşılıklı maçlarda oynamadım ama antrenmanlarda bile oynadığımızda beni heyecanlandıran ve karşılıklı oynamak istemeyeceğim bir isim; Antonio Di Natale.

Ferrari: Çok fazla oyuncuyla oynadığım için şu anda birini söylemek zor geliyor (düşünüyor). Aklıma ilk gelen futbolcu İbrahimoviç.… Onla bir düelloda gibi oynuyorduk ve çok zevkli oluyordu. Fiziki olarak bana denk olan futbolcularla oynamayı daha çok seviyorum. Mesela Adriano.

- Kalecilerimizin şanssız sakatlıklar yaşaması sizce takımı nasıl etkiledi?

Sivok: Bir savunma oyuncusu için arkasındaki kalecinin değişmesi her zaman için zor bir durumdur. Çünkü bir kaleciyle oynamaya, onun diline, oyun şekline ve hatta şutları nasıl kurtardığına bile alışırsınız. Değiştikten sonra yenisine adapte olmak zordur. Ama takımımızda gerçekten çok başarılı iki kalecimiz vardı ve ne kadar iyi olduklarını oynadıkları maçlarda herkese gösterdiler. Biz de nispeten ikisiyle oynamaya alışmıştık. İkisiyle oynamaya alışmışken, iyi ve kaliteli bir oyuncu olmasına rağmen, çok fazla maçta yer almadığı için tecrübe eksiği olan Korcan kaleye geçti. Dolayısıyla sudan çıkmış balığa döndü. Genç bir oyuncu için bir anda büyük takımın kalesine geçmek hiç de kolay değil. Heyecanlandı ve kimi hatalar yaptı ki; son derece normal, sabırlı davranmak lazım ama büyük takımlarda bunu çoğu zaman göremiyoruz. Aslına bakarsanız sadece kalecilerin değişmesi değil, bizim gibi büyük kadrolarda tabii ki rotasyon yapmak gerekir ama bu rotasyon hem oynayan oyuncu için hem de takımdaki diğer oyuncular için gerçekten zordur. Çünkü her oyuncunun kendi vücut dili, pas verme şekli, oyun karakteristiği vardır. Ne kadar uzun süre bir arada oynarsanız o kadar ezbere oynamaya başlarsınız. İlk yarıda biraz bunun da sıkıntısını çektik. Tabii bu kadar geniş bir kadromuz varken, tüm oyuncuların hazır olması için bunu da yapmaya mecburduk.

Ferrari: Genel olarak söyleyebileceğimiz tek şey aslında, şanssızlık. Trabzon maçında Hakan’ın oyununu hatırlayın, pinpon topunu bile havada yakalayacak gibi oynuyordu, sakatlandı. Sonra Rüştü’nün Manchester gibi oynadığı çok iyi maçlar vardı. Bursa maçında sakatlandı ve bizim için çok büyük bir şanssızlık oldu. Korcan için çok üzüldüm. Çünkü Korcan gerçekten çok iyi ve gelecek vaat eden bir kaleci. Daha önce oynamadığı ve adapte olamadığı için birkaç maç o da şanssızlık yaşadı. Yeni gelen kalecimizin de ilk maçlarında sıkıntı oldu. Bunların hepsinin üst üste gelmesini çok büyük şanssızlık olarak değerlendiriyorum. Özellikle Korcan, çok iyi bir genç kardeşimiz. Antrenmanlarda da çok iyi bir performans sergiliyor.

- Türkiye Kupası’nda henüz gruplardayken elendik ve bu hepimiz için beklenmedik bir durumdu. Bunun için neler söylemek istersiniz?

Sivok: Bunu biz de hakikaten çok tartışıyoruz. Ben de kendi kendime düşünüyorum. Bir değil birçok sebebi var. Ama yine de bütün sebepleri bir araya getirsek de net bir şekilde bunu açıklayan bir sebep bulamıyoruz. Manisa maçını düşündüğümüzde; ilk yarının son maçıydı, üst üste alınmış mağlubiyetler vardı, CSKA ve Bursaspor maçından. Burada psikolojik faktör önemliydi. Hem fiziksel açıdan hem de kafa olarak yorgunduk.

Elbette bunların hiçbiri bahane olamaz ama bir yandan hakikaten net bir sebep bulamıyoruz. Hepimiz çok üzgünüz. Ne oldu da böyle oldu anlayamıyoruz. Diğer maçta aslında iyi oynarken, erkenden bir gol yiyip arkasından talihsiz bir penaltı ve bir gol daha… Sanırım direncimiz düştü.

- Türkiye Kupası maçlarında hem kalecilerimiz hem de sen sakattın. Eğer sizler oynasaydınız sonuçların daha farklı olabileceği yorumları yapıldı.

Ferrari: Ben de oynasaydım pek bir şeyin değişeceğini sanmıyorum. Çok kötü bir dönem geçirdik ve istediğimiz çizgiyi yakalayamadık. O yüzden kötü sonuçlar aldık. Sonuçta futbol bir takım oyunudur ve takım halinde kazanır ya da kaybedersiniz.

İkinci yarıyla ilgili neler söylemek istersiniz?

Sivok: Sezona kötü başladık. Sonrasında gerçekten çok iyi bir dönem geçirdik. Ancak sezonun ilk devresini iyi bitirmeyi beceremedik. Toplamda iki beraberlik bir mağlubiyetle kapattık, ki bu puan kayıplarını yaşamasak ilk yarıyı birinci ya da ikinci sırada bitirecektik. Baktığınızda geçen senenin birinci devresinden daha iyi durumdayız ve her şey bizim elimizde. Takımımız kaliteli ve son derece iyi oyunculardan kurulu. Ancak artık burada kaliteli oyunculardan daha fazlasına ihtiyaç var. Bunu yakaladığımızda ipi göğüsleyeceğimize inanıyorum.

Ferrari: Önümüzde 16 final olduğunu düşünüyorum. Sonuçta Türkiye Kupası’nda, Şampiyonlar Ligi’nde, UEFA’da yokuz, elimizde tek bir kupa kaldı. Bunun için savaşmak zorundayız. 16 finali de kazanmak için sahaya çıkacağız. En sonunda artık hangi durumda olduğumuza bakacağız. CİHAN

En çok okunan haberlerden bazıları..

Haber Arşivi: Beşiktaş, Beşiktaş Dergisi, Beşiktaş Dergisi 2010, Matteo Ferrari, Tomas Sivok



You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

Bugünün En Son Altın Alımı-Satımı Satış Fiyatları

"İstanbul Esenler Otobüs Terminali Telefonları"

"İstanbul Arçelik Bayileri"


Leave a Reply



haberler